15 Şubat 2010 Pazartesi
14 Şubat'ı da atlattık:)
Bu bir sevgililer günü yazısı değil.Kesinlikle olamaz da sadece uzun süre sevilmek istemeyen ve sevme yetisinden yoksun bir insanı seviyor olmakla çok yorulmuş bir insanın sevgililer gününden ne kadar uzak bir hayat yaşadığını anlatan bir anı yazısı.Biraz sonra bahsedeceğim anı iki gün önce gece yaşanmış olup.Hatırladıkça kendime gülmeme ve biraz da oh be atlatmışım bu tarz takıntıları diyerek rahatlamamı sağlayan bir anı.
Olay şöyle gerçekleşmekte;
Geçenlerde ikamet etmekte olduğum şehre üniversiteden bir arkdaşımın geldiğini ve hatta işi gereği ne kadar bilemiyorum ama bir süre burda yaşayacağını öğrendim.Telefonlarımızı birbirimizi aramak için facebook'tan mesaj şeklinde ilettik.Cumartesi bu arkdaş beni başka bir arkadaşına ev aradıkları belki bildiğim kiralık bir ev vardır diye bana danışmak için beni aradığında çok sevindim.bugün görüşelim ya da yarn işin yoksa dedim."tabii görüşelim ama bu akşam olsn canım" dedi.Bende tamam üniversitedeyken de grup şeklinde dışarı çıkardık diye düşünüp "tabii neden olmasın" diyip birbirimize saat verdik.gündüz günlük güneşlik havadan akşam eser kalmadı.hatta pencerelerden o ürkütücü uuu sesi bile geliyordu.birde tam yarım saat kala on dakikalığına elektrikler kesilmedi mi?bende "arkadaşa hava baya kötü müsaitsen yarın görüşelim olur mu?"yazılı bir mesaj gönderdim.Ardından "Yarın müsait değilim çünkü sevgilim geliyor canım.Haftaiçi görüşelim" yazılı bir ynıt geldi.Haftasonu ya, kızın sevgilisi pazar günü onu görmeye gelecek yeni taşındı buraya, diye bir düşünce geldi aklıma."tamam haftaiçi ben seni ararım.kusura bakma." diyerekten mesajlaşmayı bitirdim.O mesajlaşmadan ne kadar sonra oldu bilmiyorum ama birden bende jeton takılı olduğu yerden düştü."Yarın sevgililer günü kızın sevgilisi o yüzden geliyor":))dedim içimden.Bir insan bu kadar mı uzaklaşır bu kadar mı düşünmek istemez bu olayı evet istemez.Ben istemedim açıkçası.Çünkü son iki yıldır o kadar yaralandımki.Sevmek ve sevgili olabilmek,güvenmek adına birçok engeli aştım.birçok şey yaptım.hayatıma giren insanlar için.Önyargılı olma.yeni bir insanı tanı seni anlamasını bekle.Yoruldum.Ya biz şunu yaptık sevgilim bana bunu almış.Tarzında konuşmalardan da kutlama haberlerinden de tamamen uzak bi gün geçirmek bana inanılmaz iyi geldi.Kaybettiğim enerjiyi geri topluyorum.
9 Şubat 2010 Salı
14 yaşında bir öğrenciden alıntı
UMUTLA KARIŞIK ÇIKMAZ BİR YOL
İnsan hayatı bir güle
Bir güneşe, sehere
Sıcak bir gülüşe benzer
Zaman geçer mısralar tükenir
Hyat bir çıkmaza
Sonu gelmez bir labirentin yollarına benzer
Bir güneş kadar sıcaktır hayat
Tek istediğim sağlam bir hayat
Yaşamak gerekir fakat
Bir kurt gibi pusuya yatmış kainat
Bir çiçek gibi gülümsemek
Erdem verir insana
Acizdir sulanması gerek
Kök salar hayata
Umut ışığını verir sana
Bir seherdir o da yalan
Kılıf değiştirir gelince zaman
Biziz hep ona kanan
Biziz hep ona yalvaran.
İnsan hayatı bir güle
Bir güneşe, sehere
Sıcak bir gülüşe benzer
Zaman geçer mısralar tükenir
Hyat bir çıkmaza
Sonu gelmez bir labirentin yollarına benzer
Bir güneş kadar sıcaktır hayat
Tek istediğim sağlam bir hayat
Yaşamak gerekir fakat
Bir kurt gibi pusuya yatmış kainat
Bir çiçek gibi gülümsemek
Erdem verir insana
Acizdir sulanması gerek
Kök salar hayata
Umut ışığını verir sana
Bir seherdir o da yalan
Kılıf değiştirir gelince zaman
Biziz hep ona kanan
Biziz hep ona yalvaran.
6 Şubat 2010 Cumartesi
Hissettim
Frou Frou - It's Good To Be In Love .mp3 | ||
Found at bee mp3 search engine |
Hiç 5 yıl önce izlediğiniz bir filmi tekrar izleyip.Aynı şeyleri hissettiğiniz oldu mu?O zamanki duygularınızı tekrar hissedebildiniz mi?Ya da daha önce defalarca dinlediğiniz bir müziği izlediğiniz filmin içinde dinlerken evet buydu diyip adını bildiğiniz.hatta içinizden şarkıya eşlik ederek sözlerini telafuz ettiniz mi?
Bu akşam en yakın arkdaşlarımla Elizabethtown'u izledik.Aslında ben bu filmi yaklaşık 4 sene önce yeni yayınlandığı dönemlerde evimde tek başıma izlemiştim.Klasik bir aşk hikayesinden farklı bir film.Filmdeki diyaloglar eğer günümüzda geçse belkide iki insan bir daha bir araya gelemezdi.Ama durup düşünüyolar ve bir araya geliyorlar.
Bahsetmişmiydim ilk aşkımı ortaokulda yaşamıştım.Tabi ben onun da bana aşık olduğunu bilmiyordum yaşarken. sonradan öğrendim karşılıklı olduğunu.Hep atışırdık hep küserdik.onu ne kadar kıskandığımı yada sevdiğimi söyleyemezdim huysuzluk yapardım ama anlamasını beklerdim.üzülürken yada gizli gizli ona bakarken.korkardım göz göze geldiğimizde ve kaçırırdım bakışlarımı.bir de son bakışlarım var ayrılırken ya da aramızda bir olay geçtiğinde son bir kez bakar ve dönerdim.o anı iyice aklıma kazır.sonra onu düşünürken o anları tekrar yaşardım.Uzun bir süre onun beni anlamasını bekledim.Ama ne o beni anlayabildi, ne de ben onu anlayabildi.Zaman geçti ve biz değiştik.Bir türlü buluşamadık.biz büyüdük.başka insanlar girdi hayatımıza.başka hikayeler başka çok başka.
Bu filmi izlerken bütün bunları düşünmedim ama şimdi o tanıdığım şarkıyı dinlerken aklıma yaşadığım en saf sevgi geldi.İnsan içinde bir sevgi büyütebilir.Bir çiçek gibi bakabilir ona karşısındaki bilmesede.Anlayamasa da.Anlaşılmaması acı versede,çok şey öğrenir belkide kendine ait çok şeyi korumasını sağlar.En değerlisini hislerini canlı tutar.Değil mi?
Etiketler:
Elizabethtown,
hatırlamak,
hissetmek,
saf dugu,
sevgi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)